Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi ile Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında “Aile ve Çevrenin Gençler Üzerinde Oluşturduğu Performans Baskısı” konferans düzenlendi.
Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa; Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Letife Özdemir ile birlikte akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Konferansta konuşmacı olarak bulunan Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Arş. Gör. Gözde Aykut, Türkiye’de yapılan araştırmalarda sunulan verilere göre son 5-6 yılda antidepresan kullanım oranında önemli ölçüde artış yaşandığını belirtti. Antidepresan kullanımındaki artışın nedeninin bireylerdeki performans arzusu olduğunu kaydeden Aykut, performansı ortaya çıkaran etkenler olduğunu ifade etti. Aykut, “Bu etkenler; bireyde olumsuz olanın kaybı, ötekinin yokluğu, erosun kaybı, ritüellerin yok oluşu ve son olarak olmak fiilinin insan hayatından çıkmış olmasıdır. Bunların hepsi insan hayatından çıktığında performans dediğimiz durum, bizim için hayatımıza anlam katan bu yarış içerisinde bizi önemli bir yere getiren şey olmaktan çıkıyor” dedi.
“Olumsuzluklarla baş etmek yerine onları sahiplenmeliyiz”
Olumsuzluğun insan hayatında var olmasının gerekliliğini ve onlarla baş etmek yerine olumsuzluklarının sahiplenilmesinin gerektiğini dile getiren Aykut, “Eğer bizler bizde var olduğunu düşündüğümüz olumsuzluklardan kurtulursak hayatımız şeffaflaşır deniliyor. Bizlerin hayatında mücadele ettiği olumsuzluklar, aslında hayatımızın şeffaflık derecesini arttırmaktadır. Şeffaflık derecesini arttırmak, sizin hiçbir özel alanınızın kalmamasına ve kitleler tarafından ciddi bir sergi objesine dönüştürülmenize sebep olan sıkıntılı bir durumdur” diye konuştu. Türkiye, Kore, Japonya gibi ülkelerde olumsuzluklardan kurtulmak için ciddi çabaların verildiğini ifade eden Aykut, bu durumu şu sözlerle açıkladı:
“Olumsuzluklardan kurtulmayı tetikleyen unsurlar; çevre, ailenin çocuklara yükledikleri ve sosyal medya diyebiliriz. Ailede, sosyal medyada her zaman kıyaslandığımız birileri vardır. Dolayısıyla başkaları hep size örnek teşkil eder. Bu durumda, hayatımızın ciddi problemlerine ve olumlu olana odaklanmamızı sağlayan ve bu anlamda da ciddi performans göstermemize sebep olan durumlardır. Hayatımızdan olumsuzluğu çıkarmak normal bir durum değildir. Bu iki durumda normal değildir; bir tanesi bireyi kendi yapan olumsuzluktan kurtarmanın vermiş olduğu, bireyde oluşturduğu ruhsal sıkıntılar diğeri ise aşırı olumlu olmanın ciddi bir performans gerektirdiğidir. Bu performans kaygısı sizi yorgunluk toplumunun bir parçası yaparak, kendi hayatınızda kaybolmuşluğa sebep olur.”
“Ötekinin kaybı, her alanda önemli bir problemdir”
Aykut, kendilerinden yüksek derecede performans sergilenilmesi beklenen bireylerin, başkalarından farklı oldukları özelliklerini zamanla kaybettiklerini belirterek, “Enerjimizin en yoğun olduğu dönemlerde bir portakalın suyunu sıktıktan sonra kalan posasını bırakıncaya kadar sizden enerjinizi sömüren, yüksek derece performans sergilemenizi bekleyen bir algının içerisine sokuluyoruz. Bu da farklı olanı kaybetmemize neden oluyor. Bize sunulan imajın her haliyle en güzeli olduğu ve ona benzemenin de gerekliliğinin bizlere sunulduğu bir dönemin içerisindeyiz. Ötekinin kaybı her alanda önemli bir problemdir” açıklamalarında bulundu.
“Hayattaki olumsuzlukların hayattan çıkarılmaya çalışılmasının, ötekini kaybetmenin, ritüellere bağımlılığı azaltmanın, bir düşünce biçimi olarak erostan vazgeçmenin ve sahip olmaya doğru evirilişin insanları ciddi bir performans alanı içerisine ittiğini” sözlerine ekleyen Aykut, “Bireylerin içinde yetiştikleri aile yapısı, kültür yapısı ve toplum yapısı hatta kurumların baskısı bireyi buraya getiriyor” dedi.
Konferans, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.